GENEL CERRAHİ UZMANI-ENDOSKOPİST

MEME HASTALIKLARI

MEME HASTALIKLARI

Meme ile ilgili şikayetler ve hastalıklar sıkça karşılaşılan durumlardır. Meme kanserinin sıklığı nedeniyle, meme ile ilgili herhangi bir şikayet, hasta tarafından tedirginlikle karşılanır. Memesiyle ilgili yakınması olan kişiler, korkularının gerçeğe dönüşmesinden endişe ederek doktora gitmeyi geciktirebilir, hatta reddedebilir. Meme şikayetlerinin ve bulgularının sadece bir kısmının kanserle ilişkili olduğu ve erken teşhisin önemi bilinmeli, şikayetlerin varlığında en kısa zamanda doktora başvurulmalıdır.

 

Memesinde daha önce olmayan bir değişiklik fark eden kişi, kendi kendine bir teşhis koymaya çalışmamalı, konunun uzmanı olan bir doktora başvurmalıdır.

 

 Meme ile ilgili sıkça karşılaşılan durumlar; iyi huylu meme kitleleri, meme başı akıntıları, meme absesi ve meme kanseridir.

 

İYİ HUYLU KİTLELER

Meme; süt kanalları, bağ dokusu ve meme dokusundan oluşan bir organdır ve bu doğal haliyle dahi elle muayenede düzensiz gibi gelebilir. Adet döneminden önce ve bazen adet süresince memelerde hassasiyet, ağrı ve şişkinlik hissedilebilir. Bu, meme dokusunda sıvı toplanmasına ve vücuttaki hormon seviyelerine bağlıdır ve normaldir. Ancak ele kitle geliyorsa ve bir sonraki adet dönemine kadar geçmiyorsa en kısa zamanda doktora başvurmak gerekir. Kitle olarak kendini belli eden iyi huylu meme problemlerinden en sık görülenler şunlardır:

  • Meme Kistleri
  • Fibroadenom
  • Mastit ve meme apsesi
  • Duktal Eksazi
  • İntraduktal papillom
  • Yağ nekrozu
  • Filloid tümör(sistosarkoma filloides)

Meme kistleri

  • Memede en sık görülen sorundur.
  • Daha çok 30 yaş ile menapoz arası dönemdeki kadınlarda görülür.
  • Tek bir kist olabileceği gibi meme dokusu içerisinde irili-ufaklı birçok kistlerden de oluşabilir.
  • Sıklıkla memenin üst-dış kadranında yer alır ancak tüm meme dokusunu etkileyebilir ve her iki memede aynı anda şikayetlere neden olabilir.
  • Meme kistleri meme ağrısı (mastalji-mastodini) ile birlikte olabilir.
  • Sıklıkla biyopsiye gerek kalmadan takibi mümkündür.
  • Tek ve büyük bir kist varlığında iğne ile kist boşaltılabilir.
  • Adet döneminden önce büyürler, hassas ve ağrılı olurlar ve menopozdan sonra genellikle kaybolurlar.

Yağ bezeleri (lipom)

  • Genellikle tek ve ağrısız kitlelerdir.
  • Boyutları değişik olabilir.
  • Lipomlar yağ dokusundan oluşur ve vücudun başka yerlerinde de olabilir.

Fibroadenom

  • Meme kistlerinden sonra memenin en sık görülen hastalığıdır.
  • Kanser değildir ve kansere dönüşmez.
  • Ergenlik döneminde ve genç kadınlarda daha sık görülür.
  • Aynı memede birden çok veya her iki memede aynı anda fibroadenomlar olabilir.
  • Muayenede sınırları düzgün, hareketli, sertçe kitleler olarak ele gelir.
  • Genellikle 2-3 cm. Çapında olup; nadiren çok büyük çaplara ulaşarak memede asimetriye neden olabilir.
  • Tedavisi gerekli görüldüğünde cerrahi olarak çıkartılmalıdır.

Mastit ve meme apsesi

  • Meme dokusunun mikrobik enfeksiyonlarıdır.
  • Daha çok emzirme (laktasyon) döneminde meme başındaki çatlaklarda bulunan mikroorganizmalarla oluşur.
  • Memede enfeksiyon belirtileri olan sertlik, kızarıklık, ağrı ve deride ısı artışı vardır.
  • Henüz apse oluşmamış ve sadece enfeksiyon bulguları varsa antibiyotik tedavisi uygulanabilir.
  • Apse gelişmiş ise mutlaka drene edilmesi (boşaltılması) gerekir. Bu işlem bazı durumlarda iğne ile yapılabileceği gibi bazen açık cerrahi drenaj gerektirebilir. Drenajdan sonra antibiyotik tedavisine uzun süre devam edilmelidir.

Duktal ektazi

  • Meme başının altında yer alan süt kanallarının genişlemesidir.
  • Meme başından açık renkli, bazen sıvı bazende kanlı kıvamda akıntıya neden olabilir.
  • Muayenede meme başı altında sertçe bir kitle ele gelebilir.
  • Ender olarak tedavi amacıyla bu bölgenin çıkartılması gerekebilir.
  • Sigara içen bayanlarda daha çok görülmektedir.

İntraduktal papillom

  • Meme başının arkasındaki süt kanalcıklarının içinde oluşur.
  • Sıklıkla orta yaşlı kadınlarda görülür.
  • Meme başı akıntısına neden olabilir.
  • Akıntı çok değişik özellikte olabilir (sarı, koyu yeşil veya kahverengi renkte olabileceği gibi, bulanık veya kanlı da olabilir).
  • Gerektiği durumlarda içinde yer aldığı süt kanalı ile birlikte cerrahi olarak çıkartılması gerekir.
  • Meme başından kanlı akıntıya yol açabilirler. Çoğunlukla ele gelmezler.

Yağ nekrozu

  • Daha çok yaşlı kadınlarda ve yağ dokusundan zengin olan memelerde görülür.
  • Travma ve enfeksiyon gibi nedenler yağ nekrozu oluşumuna neden olabilir.
  • Sert ve sınırları kesin olarak belli olmayan bir kitle olarak ele gelebilir. Meme derisinde çekintiye neden olabilir.
  • Mamografide mikrokalsifikasyonlar görülebilir.
  • Klinik muayene ve mamografi bulguları meme kanserine en çok benzeyen iyi huylu meme hastalığıdır.
  • Biyopsi veya cerrahi olarak çıkartıldığında kesin tanı konur.

Memeleri sıkmak, ezmek ya da kaza gibi travmalar, kan oturmasına ya da yağ dokusunun düzensizleşmesine yol açabilir. Bunlar da kitle gibi ele gelebilir. Çevreleyen dokuda kızarıklık ya da morluk olabilir. Travmanın kansere yol açtığına dair bir kanıt yoktur.

 

MEME BAŞI AKINTISI

Birçok kadında hayatının bir döneminde, bir memede ya da her ikisinde birden meme başı akıntısı olabilir. Meme başı akıntılarının çoğu ciddi bir soruna işaret etmez. Birkaç kez olan renksiz akıntı genellikle normal kabul edilir ve başka bir inceleme gerektirmez. Devam ederse ya da akıntı miktarı artarsa doktorunuz ileri inceleme isteyebilir. “Acaba bende de var mı” endişesiyle kadınların kendi meme başlarını sürekli sıkmaları meme dokusunda travmaya yol açarak akıntılara ve kanamalara yol açabilir. Bu şekilde meme başınızı sıkmayınız. Kendiliğinden kanlı meme başı akıntısı süt kanallarının içindeki iyi huylu bir kitleye bağlı olabileceği gibi, meme kanserinin bir göstergesi de olabilir.

 

KANSIZ AKINTILAR: Pürülan (İltihabi) Akıntılar: Sıklıkla çocuk emzirme döneminde görülmekle beraber postmenapozal kadınlarda da görülebilir. Memede ağrı ve bir çok kanaldan kaynaklanan, kendiliğinden olan, tek taraflı akıntı enfeksiyon (iltihap) belirtileri ile birlikte mevcuttur. Tedavi için kültür alınarak uygun antibiyotik ve antiinflamatuar (iltihap giderici) verilir. Eğer apse oluşmuşsa cerrahi olarak boşaltılması gereklidir.İnflamatuar kanserde benzer bulguları verdiğinden,ayırıcı tanıda göz önüne alınmalıdır.
 KANLI AKINTILAR:

Kanlı akıntılı hastalarda;

  • %48.1 İntraduktal papillom
  • %32.9 Fibrokistik değişiklik
  • %14.3 Kanser
  • %4.8 Duktal ektazi saptanmıştır.

Meme duktus ektazisinde (meme kanallarının genişlemesi) bu tür akıntı görülür. Bu hastalıkta akıntılar farklı renklerde, kendiliğinden olan, yapışkan ,bilateral (iki taraflı) ve bir çok kanaldan olan akıntı şeklindedir. Çocuk doğurmuş, meme başı uyarımı olan, 37-53 yaş arasındaki kadınlarda daha sıklıkla görülür. Akıntı farklı renklerde olabilirken, genellikle yeşil renk hakimdir. Sırasıyla sarı, beyaz, kahverengi-gri ve kırmızımsı kahverengi olabilir. Kahverengi-kırmızı akıntı, kanlı akıntı ile karışabilir. İntraduktal papillomlar da bu tür akıntılara sebep olabilir. Genellikle 20-40 yaşlarda görülürler. İntraduktal papillomlar; çoğunlukla meme başına yakın bir kist ya da genişlemiş bir duktus (kanal) içinde gelişen, genellikle 1 cm’den küçük lezyonlardır. Bazen papillomlar birçok duktusta veya duktusun farklı yerlerinde de olabilir.

 

Fizik muayene ile akıntının geldiği duktus saptanmaya çalışılır. Tanıda mamografi yalnız başına yetersizdir. Duktografi (kanallardan ilaç verilerek görüntüleme) ve histopatolojik (parça alınarak mikroskop altında incelenmesi) tanı da önemlidir. Bu akıntılar sıklıkla kanserle veya kanser öncüsü meme hastalıkları ile birliktedir. Akıntı tek taraflı, tek kanaldan kaynaklanıyor ve kitle var ise sitolojik ve mamografik bulgular da değerlendirilerek kanser ayırıcı tanısına gidilmelidir Akıntı serösanginöz (sulu-kanlı gibi) ya da kanlı ise 50 yaşın altında iyi huylu olma olasılığı artarken, 50 yaşın üstünde kötü bir hastalık ile birlikteliği sıktır. Yaş artışı ve kitle varlığı kanser olasılığını akla getirmelidir.

 

Meme başı akıntısında hastaya yaklaşım ve tanı yöntemleri ne olmalıdır ?

Eğer akıntı çamaşır üzerinde farkedilmişse bu durum hastanın aktivasyonu örneğin jimnastik sonrası farkedilenden daha önemlidir. Akıntının menstruel siklus (adet kanamaları), ovulasyon ve mevcut gebelik ile ilişkisinin olması nonkanseröz (kanser dışı) lezyon ayırımında önemlidir. Akıntının rengi, travma (hasara maruz kalma), cerrahi, herpes zoster gibi enfeksiyonlar da ayırıcı tanıda önemlidir. Hikayede ilaç kullanımı araştırılmalıdır. Hasta yaşı ve ailede kanser hikayesi meme kanseri gelişiminde artmış bir risktir. Menapoz sonrası görülen tüm akıntılar önemlidir. Her iki memenin fizik muayenesi nazik ve dikkatli biçimde yapılmalıdır. Akıntının geldiği yerin gösterilmesi önemlidir. Akıntının rengi ve yoğunluğu gözlenir. Mikroskopik inceleme şüpheli ve kitle tespit edilememişse kesin tanı için akıntının geldiği meme kanalı çıkarılarak tanıya gidilmelidir. Tüm palpe edilen (ele gelen) kitlelerde ince iğne aspirasyon biyopsisi gereklidir. Histopatolojik tanı daha değerlidir ve bizi kesin tanıya götürür. Mammografi öncelikle yapılmalıdır. Duktografi özellikle intraduktal papillom tanısında yardımcı olabilir.

 

Sonuç olarak tek taraflı, kendiliğinden olan, kanlı akıntılarda mutlaka tanının konması gerekmektedir. Ayrıca unutmamamız gereken önemli bir nokta ise, akıntının gelip gelmediğini kontrol için kesinlikle meme başını uyarmamalıyız. Akıntı var ise zaten kendiliğinden gelecektir.

 

MEME ABSESİ

Genellikle emziren kadınlarda olmakla birlikte, her kadında görülebilir. Emziren kadınlarda emzirme aralıklarının uzamasıyla memede süt birikimi olabilir ve bu birikimde iltihap gelişebilir; ya da meme başındaki çatlaklardan bakteriler girerek meme absesine yol açabilir. Abse; memede hassasiyet, meme dokusunda sertleşme, kızarıklık ve ağrıya yol açar.

 

KÖTÜ HUYLU KİTLELER (MEME KANSERİ)

Meme kanseri yeteri kadar büyüdüğünde, memede ele gelen bir kitle olarak kendini belli eder. Ancak, memede ele gelen her kitle kanser olmayıp, bunların %85’i iyi huyludur. Bir kitlenin kanser olup olmadığının ayırımını, konu ile ilgili uzman doktor yapabilir.

 

Erken Meme Kanseri: Meme dokusu içinde çok küçük bir tümör ya da ele hiç gelmeyen bir odak olabilir. Bunun tanısı ancak ultrasonografi, mamografi ve meme MR gibi görüntüleme yöntemleriyle konulur.
 

Her ay kendi kendine meme muayenesi yapan, yıllık meme muayenesi için doktoruna giden ve uygun yaş ve risk gruplarında yıllık mamografi kontrolü yaptıran kadınlarda erken meme kanserini yakalamak ve tanı koymak daha kolaydır.

 

İlerlemiş Meme Kanseri: Meme dokusunun dışına, yani koltuk altı lenf bezlerine ya da vücudun başka yerlerine sıçramış meme kanseridir.




 MEME KANSERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ:

Aşağıdaki risk faktörlerinden biri ya da bir kaçı sizde varsa, önerilen muayene ve tetkikleri aksatmayınız:

Önemli Riskler:

  • 50 yaş ve üzerinde olmak
  • Anne, kız kardeş veya teyzede meme kanseri olması

Diğer Riskler:

  • Kansere dönüşebilecek meme hastalığının bulunması
  • Hiç doğum yapmamış olmak
  • İlk doğumunu 30 yaşından sonra yapmış olmak
  • İlk adetini 12 yaşından önce görmüş olmak
  • Menopoza 55 yaşından sonra girmek
  • Obezite (şişmanlık)
  • Geçmişte göğüs bölgesine yüksek doz ışın almış olmak
  • Çok miktarda alkol kullanımı...
  • 5 yıldan uzun süren hormon replasman tedavisi (HRT) veya 10 yıldan uzun süre ile doğum kontrol hapı kullanmak


MEME HASTALIKLARI TANISINDA KULLANILAN GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ
 Mamografi:

Her kadına, 40 yaşından itibaren her yıl düzenli olarak mamografi yapılması önerilmektedir. Yüksek risk grubundaki kadınlarda mamografi taramaları daha erken yaşta başlayabilir. Mamografi, meme kanseri tespitinde en iyi metod olmakla birlikte, meme yapısına bağlı olarak, var olan bir lezyonu göstermekte yetersiz kaldığı durumlar olabilir. Bu nedenle hastanın kendi muayenesi ve önerilen zamanlarda doktor kontrolü çok önemlidir.

 


 

Mamografinin Bir Zararı Var Mıdır?

Mamografi çekimleri sırasında yüksek kalitede görüntü alabilmek ve uygulanan radyasyon miktarını azaltmak için, meme iki yandan sıkıştırılır. Bazı kadınlar bu sırada ağrı ve rahatsızlık duyabilirler. Mamografinin, adet döneminin bitiminde ve kafein içeren kahve, çay, çikolata gibi gıdalardan bir süre uzak kaldıktan sonra çekilmesi, çekim sırasındaki bu rahatsızlıkları azaltabilir. Memeyi sıkıştırarak çekim yapmak, meme için sakıncalı bir duruma veya meme dokusunda herhangi bir değişikliğe neden olmaz. Ağrı ve rahatsızlık hissi çekim biter bitmez ortadan kalkar. Önerilen aralıklarla yapılan mamografinin meme kanseri riskini artırması söz konusu değildir.

 

 

Meme Ultrasonografisi:

Meme yapısını, muayenede farkedilen anormal alanları ve varsa kitlenin kistik ya da solid olup olmadığını belirlemek amacıyla kullanılan ve hastaya radyasyon verilmeden uygulanan bir yöntemdir.

 

Meme Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG):

Memenin yapısı ve varsa lezyonlar hakkında en detaylı bilgiyi sunan görüntüleme yöntemidir. Meme yapısı ileri derecede yoğun olan hastalarda, genç hastalarda, meme protezi olan hastalarda, meme kanser varlığı saptanmış ancak beraberinde başka odakların olup olmadığının araştırılması gereken durumlarda uygulanmaktadır. Radyasyon kullanılmaması ve meme dokusunun sıkıştırılmaması hasta açısından kolaylık sağlamaktadır.

 

Galaktografi (Duktografi):

Meme süt kanallarının içine özellikli maddeler verildikten sonra, mamografi ünitesinde düşük doz radyasyon kullanılarak görüntü alınmasıdır. Kanalların içinde meme başı akıntısına neden olabilecek kitle ya da hastalık olup olmadığı araştırılır.

 

Hangi Sıklıkla Meme Muayenesi Olunmalı?

Her ay kendi kendinizi muayene etmeli ve yılda bir kez meme muayenesi için doktorunuza başvurmalısınız.

 

Memede Kitle Saptandığında Neler Yapılır?

Memedeki kitlelerin bir kısmı elle hissedildiği halde, bir kısmı sadece görüntüleme yöntemleriyle saptanabilir. Doktorunuz, memedeki bir kitlenin türünü belirlemek amacıyla biyopsi yapılmasına karar verebilir. Biyopsi, şüphe edilen kitleden iğne ile veya cerrahi yöntemle parça alınmasıdır. Alınan parça patoloji bölümünde incelenir ve kitlenin türü belirlenir. Biyopsiler çeşitli yollarla yapılabilir:

 

İnce iğne biyopsisi: Çok ince bir iğne ile memedeki kitleden hücre alınmasıdır. Bu işlem sırasındaki rahatsızlık kolunuzdan kan alınmasına eş değer bir histir. Biyopsi bölgenize lokal anestezi uygulanmasına gerek yoktur . Hücreler bir mikroskop camı üzerine yayılarak kurutulur ve boyanarak incelenir. Sonuçlar sıklıkla aynı gün içerisinde verilebilmektedir.
Kalın iğne biyopsisi: Kor Biyopsi, sitolojiden daha fazla bilgi verir. Kitlenin içine kalın bir iğne ile girilerek ince doku parçalarının alınmasıdır. Meme cildine lokal anestetikler uygulanır. Kitleden bir iğne yardımı ile örnek alınarak uzman patologlar tarafından incelenir. Sonuçlar en az 2 gün içinde verilebilir.
 Mamografi ile işaretleme ve biyopsi: Ele gelmeyen fakat mamografi ile saptanan kitlelerin mamografi görüntüsü eşliğinde işaretlenerek deneyimli bir cerrah tarafından çıkartılmasıdır.
Ultrasonografi ile işaretleme ve biyopsi:
Mamografi eşliğinde yapılan işlemin ultrasonografi eşliğinde yapılması ve kitlenin çıkartılmasıdır. Mamotom Biyopsi, mamografinizde bir anomali mevcut ancak kitle muayene ile ele gelmiyorsa yapılabilecek bir işlemdir. Bu işlemde, X-ışını ile çalışan bir alet olan mamotom kullanılır. Yüzünüz aşağı gelecek şekilde uzanırsınız ve bir bilgisayar meme içerisindeki anormal alana hedeflenir; buradan kor biyopsi alınır. İşlem sırasında lokal anestetikler kullanılır ancak bazen rahatsızlık verici olabilir.

 

 

Cerrahi biyopsi: Ele gelen bir kitlede, yukarıdaki işlemlerden uygun olanların yapılmasına rağmen teşhiste şüphenin devam ettiği veya başka bir sebeple gerektiği durumlarda, kitlenin cerrahi yöntemlerle çıkartılmasıdır. Bu işlem ile alınan parça daha sonra uzman patologlar tarafından incelenerek tanıya ulaşılabilir. İki çeşidi vardır . İnsizyonel biyopsi kitleden bir parçanın alınması, eksizyonel biyopsi ise kitlenin tamamının çıkarılması anlamına gelmektedir.
 

Memenizde bir kitlenin saptanması veya cerrahınızın biyopsi kararı vermesi, korkulacak bir durum değildir. Memede saptanan her kitleye, kitle saptandığı anda biyopsi yapılması gerekmeyebilir; muayene ve görüntüleme yöntemleriyle yapılan aralıklı kontrollerle takip edilebilir. Size düşen, kendi kendine yapacağınız muayeneleri ve doktor kontrollerinizi aksatmamak, doktorunuzun önerilerini dikkate almaktır.

 

 Yukarıda anlatılan tüm biyopsi yöntemleri bir takım şikayetlere ve sorunlara neden olabilir. Bunların en sık görülenleri kanama, enfeksiyon ve ağrıdır. Ayrıca memenizde geçici süre ekimoz adı verilen morarmalar meydana gelebilir. Hekiminize başvurduğunuzda tedaviniz konusunda yardımcı olunacaktır.

 

Açık biyopsi ve işaretli biyopsi sonrası memenize konulan dikişler genellikle bir hafta sonra alınır. Emilebilen dikişler de kullanılabilmektedir. İşlem sonrası ortalama 2 gün içinde banyo yapabilir ve eğer bölgede enfeksiyon meydana gelmemiş ise pansumanı açık bırakabilirsiniz. İşlemler sonrası dikiş, banyo ve pansuman için uzman hekiminize danışmanız ve kontrole gelmeniz gereklidir. Meme hastalıkları mutlaka bir cerrah tarafından değerlendirilmelidir. Özellikle mamografi veya cerrahi girişim kararı muayene eden hekim tarafından verilmelidir. Meme hastaları, telaşlı ve endişeli hastalardır. Onlar için tanı çabuk ve en az maliyetle konmalıdır. Hasta psikolojisi düzeltilirken takip ve tedavi planı tespit edilmelidir. Meme hastalıkları tanısı;cerrah,radyolog ve labaratuvar üçlüsünden oluşur.Her biri tek başına değerlidir, ancak birlikteyken anlamlıdır.

 

Kendi kendini muayene

Adet gören kadınlar için kanamanın bitiminden sonraki 5.-10. günler arasında yapılacak muayene, kadına memesi hakkında doğru bilgiler verecek ve onun memesini tanımasını sağlayacaktır. Bu da sonradan gelişebilecek bir değişikliğin zamanında farkedilebilmesini mümkün kılacaktır. Aynı muayene, menopozdaki kadınlar için de her ay kendilerinin seçeceği bir zaman dilimi içinde yapılmalıdır. Bu muayene sanıldığından çok basittir, ancak belirtilere dikkat etmek gerekir. İlk aşamada kadın, ayna karşısında, belden yukarısı çıplak iken, her iki memenin dış görünümünü araştırmalıdır. Bu sayede meme kanserinin dikkat çeken belirtileri gözle görülebilir. Meme başında veya cildinde çekilme, yara açılması, kitle, ciltte nokta şeklinde çöküntüler oluşması (portakal kabuğu görünümü) bu muayenede anlaşılabilir. Belirtiler arasında meme başından kanlı akıntı gelmesi de söz konusudur. Kadının kendi memelerini kontrol etmesi için uygulayacağı ikinci aşama ise, sırt üstü yatmayı gerektirir. Bu pozisyondayken, muayene edilecek meme tarafındaki kol, baş altına konulur. Sağ el ile sol meme, sol el ile de sağ meme dokusu hafifçe göğüs duvarı üstünde bastırılarak muayene edilir. Bu aylık muayenenin başlangıçtaki amacı, kadının memesini tanımasıdır. Bundan sonraki aşama ise, kişinin tıpkı yüzünde çıkan bir sivilceyi farketmesi gibi, memesindeki herhangi bir farklılığı kavramasıdır. Sözünü ettiğimiz kendi kendine muayene, risk grubuna giren kadınlar için daha da önemlidir.

 

Şekil 1-2: Ayna karşısında inceleme
 

Şekil 3: Yatarak muayene
 

Şekil 4-5: Parmakların iç yüzüyle ve dairesel hareketlerle muayene

 
 

Neler yapmalıyım? Her adet sonrası kendiniz meme muayenenizi yapmalı ve doktorunuzun önerdiği sıklıkta mamografi yaptırmalısınız. Memede kitle fibrokistik hastalığa veya fibroadenoma bağlı olabileceği gibi kanser de olabilir. Bu nedenle aşağıdaki durumlarda muayeneye gitmelisiniz:- Meme muayeneniz 1 yıldan önce yapılmışsa,- Yeni kitle oluşumu fark ettiyseniz,- Diğer memede kitle oluşumu, meme ucunda çekilme, meme başı akıntısı varsa. Mamografi meme kanserinin erken tanısında önemlidir. Doktorun muayene ile saptayabildiğinden daha küçük meme kanserini tanımlayabilir. Mamografi, doktor veya hastanın kendi muayenesinde kitle saptanması durumunda da yapılır. Kitlenin kanser veya iyi huylu bir yapıya bağlı olup olmadığını aydınlatmakta ve lokalizasyonunu saptamakta yardımcıdır. Her şüpheli kitleden sitolojik örnek veya biyopsi alınmalıdır.

 

Mamografi için nasıl hazırlanmalıyım?

Öncesinde duş almalı, deodorant, parfüm veya pudra sürmemelisiniz. Bu ürünler değerlendirmeyi etkileyebilirler.

 

Tetkik nasıl yapılacak?

Tetkik, radyoloji kliniğinde yapılmakta, işlem öncesi sütyen de dahil üzerinizdeki giysinizi çıkarmanız gerekmektedir. İşlem birkaç dakika sürmekte ve genellikle ağrısız olmaktadır. Bazen memelere uygulanan sıkıştırma nedeniyle ağrı hissedilebilir.

 

Tetkikten sonra neler olabilir?

Radyolog, mamografi sonucunuzu değerlendirecek ve problemli bölgeyi size gösterecektir. Sizden daha önceki durum hakkında bilgi sahibi olabilmek için önceki mamografilerinizi isteyebilir. Bunları yanınızda bulundurmalısınız. Birinci derecede akrabalarınızda meme kanseri saptanmışsa, ilk mamografinizi 35 yaşında ve bundan sonra her yıl yaptırmalısınız. Ailede meme kanseri öyküsü yoksa ilk mamografi 40 yaşında, bundan sonra 50 yaşa kadar 2 yılda bir, daha sonra her yıl yaptırılmalıdır. Ayrıca her adet sonrası memede kitle kontrolünü kendiniz yapmalı ve yılda bir kez de doktorunuza meme muayenesi için gitmelisiniz.

 

Mamografinin yararları nelerdir?

Mamografi çeşitli meme hastalıklarının tanısında çok yardımcıdır. Meme kanserinin erken tanısı için önemlidir. 40 yaşından sonra her 10 kadından birinin meme kanseri olma riski mevcuttur. Mamografi, meme kanserini elle muayenede saptanabilecek büyüklüğe ulaşmadan 1 - 2 yıl önce saptamakta ve başarılı tedaviyi mümkün kılmaktadır.

 

Mamografinin riskleri nelerdir?

Bilinen bir riski olmamakla birlikte doktorunuzun önerdiği sıklıkta yaptırmalısınız.

 

© 2010 Tüm hakları saklıdır.

Ücretsiz web sitesi oluşturun!Webnode